Çocuğunuzun beyninin gelişimi, ebeveynler ve eğitimciler olarak en çok üzerinde durulması gereken konulardan biridir. Beyin, hayatımızın her anında kararlarımızı, tepkilerimizi ve davranışlarımızı etkileyen bir organımızdır. Peki ya çocuklar? Onların beyinleri nasıl gelişir ve bu gelişimi nasıl destekleyebiliriz? Çocukların, gelişimlerini etkileyen birçok faktör vardır ve bu faktörlerin başında da beyin gelişimi gelir.
Bu yazıda, çocuğun beyin gelişiminin nasıl olduğunu, bu gelişimi etkileyen faktörleri ve ebeveynlerin bu sürece nasıl katkıda bulunabileceğini detaylı bir şekilde ele alacağız. İster ebeveyn, ister eğitimci olun, çocukların beyin gelişimini anlamak ve bu süreci desteklemek için bilmeniz gerekenleri bu yazıda bulabilirsiniz.
Ebeveyn ve eğitimcilerin çocuğa dair gündemlerine bir göz atalım. Çocuğu eğitmek, doğru alışkanlıkları kazandırabilmek, ona bir şeyler öğretmek, gelişimini desteklemek… Süreci daha da detaylandıracak olursak; onu daha iyi anlamak, incitmeden rehberlik etmek, çocukla sağlıklı ilişki ve iletişimi koruyabilmek şeklinde liste uzayıp gidiyor. Çocuğun hayatına dair tüm bu süreçle birebir ilişkili olan beyin gelişimi hakkında belki de daha çok şey bilme gerekliliği artıyor. Beyin gelişiminden bahsederken, hangi ayda ne kadar kelime söyleyebileceğinden, hangi matematik problemlerini ne zaman çözebileceğinden çok daha fazlasından söz ediyoruz aslında. Çocuk beyninin daha çok çocukla olan yolculuğumuzda rehber olacak, ilişkimizde yaşanan zorlukları anlamlandırmayı kolaylaştıracak ilkelerini öğrenmek, çok destekleyici olabilir.
Beynin Temel Bölümleri
Beyin, temel olarak bazı bölümlerden oluşur:
İlkel Beyin; doğumdan itibaren gelişmiş olan, temel refleksler ve yaşamsal faaliyetlerden sorumlu beyin bölümüdür. Özetle bizim hayatta kalma işlevlerimizle ilgili kısmıdır.
Duygusal Beyin; duygularla ilgili bu bölüm, bebek doğar doğmaz bakım verenle kurduğu ilişkiye göre şekil almaya başlar.
Düşünsel Beyin ise 2-3 yaşlarından itibaren gelişmeye başlar. (Bütün Beyinli Çocuk kitabının yazarı nöro psikiyatrist Daniel J.Siegel, bu kısmın yirmili yaşlara değin gelişimini tamamlayamadığını belirtiyor.) Mantıklı düşünme, olayların sonucunu hesaplayabilme, empati gibi becerilerden sorumludur. Şöyle ki çocuklardan günlük hayatta buradaki becerilerin çoğunu bekliyoruz ancak bunun için gereken beyin olgunluğuna sahip değiller. Yani birçok şeyi işlerine gelmediği için, bizi manipüle etmek için değil “yapamadıkları” için yapmıyorlar.
Bu beyin ilkesi ile ilgili yetişkinlere düşen en önemli görev, çocukların beyninin gelişmiş kısımlarıyla (ilkel beyin ve duygusal beyin) bağlantı kurarak, gelişme aşamasında olan (düşünsel beyin) kısmını harekete geçirmek ve tüm bu bölümlerin birbirleriyle bağlantılı, uyum içerisinde çalışmasını desteklemek. Bunu örneklendirecek olursak, dondurması yere düşünce hayatında bir daha hiç dondurma yiyemeyecekmiş gibi var gücüyle çığlık atan 3 yaş çocuğu o an duygusal beynin esiridir. Ona ulaşmanın yolu, önce yaşadığı büyük hayal kırıklığı ve öfkeyi kabul etmektir.
Düşünsel beyni harekete geçirmek ve sakinleşmek için bizim olgunlaşmış beynimize ihtiyaç duyuyorlar. Bizim sakinliğimizi kopyalayarak sakinleşebiliyorlar. Ancak kriz anları dışında da düşünsel beyni geliştirmek için ebeveynlerin elinde birçok araç vardır. Bunlardan en önemlisi, yetişkinlerin çocuklara kendi duyguları hakkında konuşmasıdır. Bu çocuğun duygu dağarcığını geliştirmesi ve model olması açısından son derece önemlidir. Bir diğeri, kitap okurken ve sohbet ederken yapacağımız konuşmalar. “Parkta sence Ali öyle yapınca Ayşe ne hissetmiş olabilir? Bu hikayedeki çocuk, sence neden orada üzgün? Berk, arkadaşına vurunca ne olur, vurmak yerine ne yapabilir?” gibi sorular sorulabilir.
Beyindeki Gelişimsel Zorluklar
Yeni doğmuş bir bebeğin beyni gelişmek için deneyim zenginliğine ihtiyaç duyar. Bebeğin dünyaya dair ilk sorduğu soru “Güvende miyim?” sorusudur. Yetişkinlerle kurduğu tekrarlayan güvenli bağlantıları deneyimlediğinde bu soruya “evet” cevabını alır. Onun ihtiyaçlarına duyarlı ve sakince verilen günlük bakım, düşünsel beynin daha karmaşık süreçlere doğru ilerleyerek gelişmesini destekler. Bu sayede çocuk, bilişsel gelişimini destekleyecek faaliyetlere yönelebilir, yeni keşiflere açık hale gelebilir. Böylece beynin aşamalı olarak gerçekleşen öğrenme süreci, daha sağlıklı bir hal alabilir. Aşamalı öğrenme derken, beynin bir sonraki öğrendiğini bir öncekinin üzerine koyma özelliğinden bahsederiz. Beyin gelişiminin bu özelliğini bilmek, eğitimciler ve ebeveynler için çok önemlidir. Söz gelimi yetişkin, çocuktan kalemi düzgün tutmasını bekliyor. Ancak ebeveyn, bebeklikten itibaren çocuğa elini kullanmayla ilgili yeterli deneyim fırsatı sunmamış. Bu durumda gelişimsel olarak geri gidip oradaki görevleri çocuğa yaptırması gerekebilir. Çünkü kalem tutma becerisi, sürekli bunu yapmaya çalışarak değil, önceden nesneleri eğip bükerek, takıp çıkararak, kaşığı ağzına götürerek gelişmiş olur.
Beynin Esneyen Yapısı
Beynimizde bulunan milyarlarca sinir hücresi, yaşadığımız her deneyimde birbirleriyle yeni bağlantılar oluşturur ve bu, ömrümüzün sonuna kadar sürer. İnsanın yaşamının sonuna kadar edindiği deneyimlerle beynin şekillenmeye devam ettiği haberi, bizler için en iyi haberlerden birisidir. Çünkü bir çocuğun gelişimine, büyümesine eşlik etmek, her zaman durgun sularda devam eden bir süreç değil. Bu ne demek, kendi zorlanmalarımız, sağlık ve ekonomi gibi dışsal faktörler sebebiyle bazen çocukla ilişkilerimiz pek yolunda gitmez. Ancak ilişkideki kopmaları onarmak, yeni bir şeyler öğretmek ya da öğrenmek için hiçbir zaman geç değil. İlişkinin onarımı konusu, erken çocukluk dönemi için çocuğun duygularını yaşamasına alan açmak ve onunla birebir oyun oynayarak teması artırmakla mümkündür.
Çocuğunuzun Beyninin Gelişimi ve Sonuç
Çocukların beyni, gelişimleri boyunca sürekli bir değişim ve dönüşüm içindedir. Beynin farklı bölümleri, yaşantılarla ve deneyimlerle şekillenir, gelişir ve olgunlaşır. Ebeveynler ve eğitimciler olarak bu süreçte çocuklarımıza en uygun ortamı ve deneyimi sunmak bizim en önemli görevimizdir.
Ancak unutmamamız gereken bir şey var; çocuğun beyni, onun davranışlarını ve duygusal tepkilerini direkt olarak etkiler. Bu nedenle, çocukla kurduğumuz ilişki, onun duygusal ve bilişsel gelişiminde büyük bir rol oynar. Onların yaşadığı zorluklara anlayışla yaklaşmak, empati kurarak rehberlik etmek ve onlara kendi duygularını anlama yetisi kazandırmak, onların beyninin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için gereklidir.
Beynimizin yaşam boyu şekillenebilme özelliğini düşündüğümüzde, bir çocuğun gelişimi üzerindeki etkimizin ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Bu yolculukta, her çocuğun kendine özgü olduğunu ve her birinin bireysel ihtiyaçları olduğunu unutmadan ilerlemeliyiz.
Yorum yazın
Email adresiniz yayınlanmayacaktır. Tüm alanları doldurunuz.