Çocuklar için hayati bir ihtiyaç olan oyun, ebeveynler için ise zorlandığı anlarda ellerinden tutan çok güçlü bir yardımcıdır.
Her iki taraf için stresi azaltan ve ilişkiyi güçlendiren “oyuncu yaklaşım“, sadece akşam belirli saatlerde çocukla oynamayı kapsamaz. Çocuğunuz markette kendini yerlere attığında, okulda hata yapmaktan ve komik duruma düşmekten korktuğunda, kardeşiyle kavga ettiğinde, servis kapıda beklerken hâlâ hazır olmadığında oyuncu bir frekansa geçmek işleri kolaylaştırabilir.
Yetişmeniz gereken bir yer varken kıyafetini giymeyi reddeden çocuk davranışı karşısında aklınıza gelebilecek en son şey belki bunu bir oyuna dönüştürmek olabilir. Ancak o an en hızlı ve eğlenceli yoldan sonuca götürecek olan da çoğu zaman yine budur.
Oyunun çocuklar için çok önemli olması ne anlama geliyor?
Oyun çocuklar için bir içgüdüdür, hiç tatil olmasını istemedikleri işleridir, kendileri olabildikleri alternatif bir dünyadır, aynı zamanda etkili bir öğrenme yoludur.
Temel işlevlerini şöyle sıralayabiliriz;
- Çocuklar oyunda bazı roller benimseyerek yetişkin olmaya hazırlanırlar.
- Oyun, ebeveyn-çocuk arasındaki bağı güçlendirir. Zaman zaman hasar alan iletişimin onarımına destek olur.
- Oyun, çocuğun kendi kendini doğal yoldan iyileştirmesini sağlar.
Çocuk, tüm bunları oyun ile nasıl yapar?
Cevabı çocuğun gün içinde kendini yetişkin dünyasında nasıl hissettiğinde gizli. Kuralları yetişkinler tarafından konulmuş bir dünyada sürekli bunlara uyması beklenen ve ayak uydurmakta çoğu kez zorlanan çocuk için en tanıdık his, güçsüzlüktür.
Oyunda, kendine ait alanda bu duyguyu sağlama fırsatı bulabilir. Bulamazsa ısırarak, vurarak, bağırarak ya da tamamen kabuğuna çekilerek tepki verebilecektir.
Okuldaki faaliyetlerde başarma kaygısı yaşayan ve doğal olarak “güçsüz” hisseden çocuğa bir bakalım:
Okuldan döndüğünde bir oyun kurarak öğretmen olmak isteyebilir. Bu şekilde gün içinde kaybettiği gücü geri kazanabilecektir. Tam bu noktada eğer size de öğrenci rolü vermişse yaşadığı kaygıyı oyunda, sizin gözlerinizde görmek isteyecektir. Gücün çocukta olduğu bu tip oyunları ister siz ister çocuk başlatmış olsun, beceriksiz, sakar, komik, tuhaf göründüğünüz rolleri oynamak çocuklarda kahkahalara sebep olacaktır. Bu kahkaha ciddi bir rahatlama sağlayacak, ayrıca birlikte gülmek ikinizin ilişkisini de besleyecektir. “Öğretmenim, yapamıyorum, hiç güzel olmadı” diye ağlar gibi yapmak sizin için rolünün hakkını vermektir.
Diğer yandan çocuğun böyle duygular yaşadığını bildiğiniz durumlarda bu tarz bir oyunu siz de başlatabilirsiniz. Örneğin küçük bir operasyon ya da doktor tedavisi ile geçen bir günün ardından o doktor, siz hasta olabilir ve oyun oynayabilirsiniz.
Peki, bu oyunda neler oldu?
- Çocuk kendini gün boyu sıkan duyguları sizde görünce rahatladı ve bunun normal olduğunu anladı. Çocuklar kelimelerle ifade edebileceğinden çok daha büyük bir duygusal yoğunluğa sahiptir. Bütün bu duyguları ifade edip boşaltabilmek konusunda oyun en iyi yollardan birisidir.
- Sizin tarafınızdan anlaşılmış ve kabul edilmiş hissettiği için ilişkiniz güçlendi. Siz ona yetişkin dünyasında değil kendi dünyasında katıldığınız için kendisini sizinle eşitlenmiş ve değerli hissetti. Çocuklar kaçınılmaz olarak kendilerini güçsüz hisseder. Her şeyi daha iyi yapabilen güçlü kimseler olarak gördüğü bir yetişkinin onunla aynı şeyleri yaşadığını bilmek çocuğa çok iyi gelir. Ayrıca onun dünyasına misafir olmanız ona bir birey olarak değerli hissettirmenin en güzel yoludur.
Ekrana maruz kalma gibi çeşitli sebeplerle çocukların oyuna ayıracağı zamanı kısıtlayan herhangi bir durum olmadığı sürece çocuklar, kendilerine iyi gelen bu tür oyunları kurar ve oynarlar. Bu yüzden özellikle okul öncesi dönem çocuğunun mutlaka kendi oyununu kurup yönettiği serbest oyun saatleri olmalıdır. Nesiller süren bir alışkanlık olarak biz yetişkinlerin çocukla iletişimi, sürekli çocuklara ne yapmaları ya da yapmamaları gerektiğini söylemek ve çocuğa (iyi ya da kötü) hep bir yargıyla bakarak yanıt vermektir. Şüphesiz çocuklar doğruyu ve yanlışı bizim cevaplarımıza göre öğrenecektir.
Ancak bazen bu işi çok ileri götürürüz. Oyuncu ebeveyn olmayı seçmek ise çocuğun kendisiyle ilgili düşünmesine alan açmaktadır. Bu nasıl mümkün olur? Çocuğun yaptıklarını, ortaya çıkardığı ürünleri iyi kötü gibi yorumlamaktansa sadece yaptığı şeye tanıklık ettiğinizi, onu gördüğünüzü hissettirerek, oyunda “Aa, ne güzel kocaman bir kule yapmışsın!” demek yerine “Onları üst üste koymuşsun.” gibi tarafsız bir yanıt çok daha geliştiricidir. Yine çocuk; arabalarını çarpıştırarak, ayıcıklarını dövüştürerek içindeki saldırganlığı oyun yoluyla dışarı çıkarmaya çalışıyorken, “Arabalarını vurmadan oyna, kavga etmesinler, güzel oynasınlar…” gibi müdahaleler de çocukların doğal iyileşme süreçlerine engel olur. Bu yüzden yönlendirme ve yorumlamaların yeri değildir oyunlar.
Oyuncu olmak, günlük hayat koşulları içerisinde bazen zordur. Kolaylaştırmak için oyuna ve eğlenmeye hazır olmanız önemlidir. Kendi ihtiyaçlarınızı erteleyerek, yeterince rahatlamamış bir biçimde bir iki saat oynamaktansa, kendinizi daha iyi hissettiğiniz yarım saat oynamak çok daha iyi olur. Çünkü misafir olarak evinde bulunacağınız ev sahibi, sizin oyun oynarken gerçekte orada onunla olup olmadığınızı çok güçlü bir biçimde seziyor. İyileşmek, dönüşmek, bilgileri işlemek, hayata hazırlanmak, sizinle ilişkisini güçlendirmek için oyununa tam dikkatle dahil olmanıza ihtiyaç duyuyor.
Yorum yazın
Email adresiniz yayınlanmayacaktır. Tüm alanları doldurunuz.