Ayrışma ve Güven Temelli Bağlanma

Guven-Temelli-Baglanma-ve-Ayrisma

Çocukların gelişimi, hayatlarının ilk anlarından itibaren başlayan karmaşık ve çok boyutlu ayrışma süreçleri ile şekillenir. Bu yazımızda, çocuk gelişiminde önemli bir yer tutan “ayrışma süreçlerini” ele alacağız.

Bebeklik Dönemi ve İlk Ayrılık

Bir bebeğin doğumu, hayatındaki ilk ayrılıktır. Bebek, anne karnının güvenli ortamından ayrılıp bilmediği ve her şeyin kendisinden büyük olduğu bir dünyaya “Merhaba!” der. Anne ve babadan gelen sevgi, yeni doğan bebeğin kendisini güvende ve yeterli hissetmesini sağlar. Ebeveynin ya da temel bakım veren bir yetişkinin düzenli bakım ve desteği, bebeğin diğer insanlara güven duymasını sağlar. Güven dolu bir ortamda büyüyen çocuk, kendisine de güvenmeyi öğrenir.

Doğumla birlikte anneden ayrılan bebek, yaklaşık ilk 3 ay anne ile kendisini bir bütün olarak algılar. Anne bedenini kendisinden bir parça olarak görür. 3 aydan sonra anneyi kendisinden farklı bir birey olarak görmeye ve dış dünyayı fark etmeye başlar. Bir yandan da içine doğduğu kendisine yabancı olan bu dünyada en çok da annesine güvenir ve bağlanır. Annesi yanından ayrıldığı zamanlarda ağlar, ihtiyaçlarına kısa sürede yanıt verilmesini ister. Temel bakım veren yetişkinin tutarlı ve sevgi dolu tutumları, bebeğin ihtiyaç duyduğu güvenli bağlanmanın gerçekleşmesini sağlar. Güvenli bağlanmayı deneyimleyen çocuğun gelişim dönemlerine göre ihtiyaç duyduğu zamanlarda güvenli ayrışmayı da yaşaması gerekir. İlk belirgin ayrışma, bebeğin yürümeye başlaması ile olur.

Yürümeyle Gelen İlk Bireysel Ayrışma

Bu aşama kendini keşfetme ve bireyleşme sürecinin başlangıcıdır. Bireyselliği ve dış dünyayı keşfeder. Bu süreçte hala tam olarak anne baba yokken diğer insanlarla ilişki kurma eğilimi gündemde değildir. 3 yaş dolaylarına geldiğinde ise artık anne baba yokken başkalarıyla bağ kurma yani sosyalleşme ihtiyacı gündeme gelir. Bu ihtiyacın giderilebileceği ve çocuğun hayatındaki önemli bir aşama olan anaokuluna başlaması ise ikinci bir ayrışma olarak kabul edilebilir. Ebeveynleriyle ilişkisinde kendisini güvende hissetmeyi deneyimleyen çocuk, ayrışma aşamasını da kolaylıkla geçebilecektir. Anne babasını yanında göremese bile tek başına başarabileceğine inanır. Yalnız kalmaktan korkmayacaktır.

Çocuğun ihtiyaçlarına yanıt veren yeterince iyi ebeveyn tutumu sayesinde yalnız kalma kapasitesi gelişmiştir. Çocuğun bağımsızlaşmaya ihtiyaç duyduğu anlarda özerkleşmesine izin verdiği kadar, geri döndüğünde ulaşılabilir mesafede duran ebeveyn, çocuğun ayrılık kapasitesinin gelişmesini sağlar. Çocuktan ayrılmayan ve hiçbir ayrılık sürecine izin vermeyen ebeveyn, maalesef çocuğun ayrılıklara karşı toleransının gelişmesine mani olur. 0-3 yaş arasında emekleme, yürüme gibi zamanlarda kendi başına hareket etmesine izin verildiği kadar dönüp baktığında ulaşabileceği mesafede olmak, çocuğun güven duygusunu pekiştirecektir. Aynı şekilde kısa süreli ayrılıklar ile duygusal gelişimine katkı sağlanabilir.

Annesinin bedeni aracılığı ile dünyaya fiziksel olarak doğan çocuğun sosyal doğumu da okulla birlikte olur. Anne babanın kalbinden, güvenli yuvasından topluma doğduğu yer, okuldur. Ebeveynden ayrıştığı, birey olduğunu tam anlamıyla fark ettiği bu sosyal doğum, tıpkı fiziksel doğum gibi biraz sancılı olabilir. Her annenin doğum hikayesinin biricikliği gibi her çocuğun sosyal doğumunun hikayesi de biriciktir. Ayrılığı deneyimlediği bu süreçte bir miktar zorlanması, onun duygusal bağışıklığını artıracaktır. Ebeveynden ayrışmayı yaşarken zorlandığı anlarda sevgi ve şefkatle onu kucaklamak, bu sürecin sağlıklı ilerlemesine yardımcı olur.

Ayrışma Kaygısı ve Ebeveyn Rolü

Çocuk, gelişim süreci boyunca sıklıkla ayrışmak istese de ihtiyaç duyduğu anlarda ebeveynine ulaşabileceğinden emin olmak ister. Ayrışma anlarında, çocuğun duygusal ihtiyaçlarının anlaşılması ve doğru şekilde yanıtlanması önemlidir. Çocuğa karşı şeffaf, kısa ve net açıklamalar yapmak, onun ayrışma süreçlerinde güven duygusunu pekiştirir. Sağlıklı ayrışma süreçlerinin, çocuğun gelecekteki ilişkilerinde de olumlu etkilere yol açacağını unutmamak gerekir.

Ayrılık anlarında çocuğa gerçek dışı ifadeler kullanarak onu kandırmamak, kendisini iyi hissetmeyeceği birileri ile bırakmamak, yaşına göre ayrılık sürelerini ayarlamak önemlidir. Bütün süreçlerde olduğu gibi ayrışma evresinde de çocuğa karşı şeffaf, kısa, net açıklamalar yapmak yeterlidir. Birkaç kez bu şekilde ayrılmayı deneyimleyen çocuk, daha sonraki ayrılıklarda ebeveynin söylediklerine güvenir ve ayrılığı sükunetle karşılar. Eğer ebeveynden ayrılma süreci sağlıklı bir şekilde ilerlemezse çocuk, ayrılık kaygısı yaşayabilir.

Ayrılık kaygısı, çocuğun ileriki yaşlarında hatta yetişkinlik döneminde farklı biçimlerde bir sorun olarak karşısına çıkabilmektedir. Unutulmamalıdır ki bireyin çocukluğu, onun geleceğidir.

Loading

Yorum yazın

Email adresiniz yayınlanmayacaktır. Tüm alanları doldurunuz.